KIZIMA MASALLAR

KIZIMA MASALLAR
KIZIM VE MASALLAR

YAŞAMA DAİR

YAŞAMA DAİR
DÜNE,BUGÜNE VE YARINA DAİR

EL EMEĞİ

EL EMEĞİ
PEÇETE HALKALARI,OYUNCAK,YASTIK

MİMLER VE DİĞERLERİ

MİMLER  VE DİĞERLERİ
BLOGLAR ARASI İLİŞKİLER

ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ , ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR BENİ GENÇLİĞİM EYVAH !!!!

8/13/2010

Bazı zamanlar insana nerden geldiği bilinmez bir hüzün sarar beni.
Bir gözyaşı gelir yuvalanır, bıraksam düşecek.Ama izin vermem ,yutkunurum..

Böyle zamanlar önce bir türkü ile çat kapı gelir,
O türkü o insanı getirir..
O insan anıları, acıları, kayıpları,özlemleri..

O benden 2 yaş küçüktü.
Ailemize katıldığında yengemi de kabullenme zamanımdı.
Daha 4 yaşındaydım ama hatırlıyordum onun annesinin memesini açlıkla çekiştirmesini ,
Ve bir gün bende olmayan mememi ona uzatmış ama alamamasını anlayamamıştım.
Annemlerin gülüşmeleri ile son bulmuştu bu meraklı girişimim.
Onun siyah kuzguni saçları beyaz teninde ışıldar, gözleri kocaman kara bir zeytin gibi size dikilirdi..
Çoğu zaman Adana'da anneannesiyle olurdu o yüzden fazla oyun anımız olmadı.
Okul çağımız gelmişti.
Biz okulluyduk zaten, o yeni başlamıştı ama bir öğrenme güçlüğü vardı.
Kekelerdi, yavaş konuşurdu ama bunun dışında normaldi..
Bu bile büyüktü aile için sorundu, onu doktor doktor gezdirdiler.
Önce Hacettepe'de sonra İstanbul'da tedavilere soktular.
İstanbul'a yürüyerek gitti, aylar sonra sandalyede döndü.
Birde teşhis koymuşlardı; Parkinson, çocuklarda binde bir görülen cinsten.
Her gün özel ilaçlar alıyor bu ilaçlar doktorla sıkı iletişimde arada dozları ayarlanarak değiştiriliyordu.
Yıllar geçtikçe o kalkamaz oldu, ilaçlar kaslarını eritti,
Dişleri döküldü,
Bel kemiği kaydı,
İç organları küçüldü,
Akşamları şiddetli ağrılar yaşamaya başladı
Ancak verdikleri özel ilaçlar geçirebiliyordu bu ağrılarını.
Konuşması dişleri döküldüğünden bozuldu,
Oturmaktan ve yatmaktan o ince et dokusunda yaralar oldu, bunlar acısına acı kattı.
Ve artık 15 yaşındaydı..
Tekrar bir umut Parkinsona çare bulan bir doktora zar zor randevu alıp götürdüer.
Döndüklerinde hayalkırıklığı ailemizi sarmıştı.
O parkinson değilmiş. Basit bir çocuk hastalığı geçirmiş ancak İstanbul Tıp Fakültesinde bile bile ona deney kobayı yapmak için doğru ilacı vermeyip parkinson ilaçlarını denemişler üzerinde.
Amaç ilerde parkinsonlulara umut olacak ilacı keşfetmek.
Gencecik bir çocuk bunun için ölürmüş kime ne?
Ancak yıllardır aldığı bu ilaçlar kas, kemik ve iç organlarını tamamen bitirmiş..En fazla 2 yıl dedi doktor.
2 yıl sonra ölecek..
Tam 10 yıl yaşadı, inatla, gözyaşı ve umutla..

Arada ölümün ayak sesleri ağrılarına katılınca isyan ederdi,
"Çanakkale içinde vurdular beni,
Ölmeden mezara koydular beni ,
Gençliğim eyvah!"
der ağlar, intizar ederdi Allaha..
"Neden ben? ben daha gencim ben ölmemeliyim, babannem yaşlı o ölsün Allahım ne olur" der ağlardı..
Biz de ağlardık, kaçıp başka odalara..
Sonra kırgınca yanına gider "aa yeter Dido, sen iyileşeceksin "derdim.
Hala çok güzel olan o zeytin siyahı gözlerini diker "evet" derdi,
Başlardı oyunumuz hemen yaşlı gözlerinde kıvılcımla.
"Ben iyileşince abla dansöz olacağım, bir sürü sevgilim olacak" derdi muzipçe gülerek
"nee sen bizim namusumuzu iki paralık edemezsin seni vurur amcam "der kızardım..
"Sen o..pu mu olacaksın küçük hanım dur bakalım?"derdim
Gülerdi ağız dolusu "evet, evet, iyileşeyim gör bak bende gezeceğim senin gibi, arkadaşlarım da olacak, sevgilimde " derdi..

İyileşmek için azmederdi, ellerinin titremediğni o sandalyeden kalkabileceğini  hayal ede ede 25 yaşına kadar direndi..

Bir Haziran akşamı ciğerleri iflas etti, kalbi durdu.
Sabah onu soğumuş buldu anası..
Küçücük vücuda, tertemiz bir kalbe sahipti..
Gerçekten bir melekti çünkü hiç yaşamamıştı..
Sadece sağlıklı olmaktı dileği ama doktor amcaları onu ve ailesini arkadan bıçaklamıştı..onun ölmesine karar vermişlerdi..

O bir gece bir dakikada ruhunu verdi,
Acıları bitti
Utancı bizde kaldı yaşadığı haksızlığın.
Ve benim o gece çocukluğum bitti..
Didemle birlikte anılarım öldü.

Ne zaman hayattan bıksam Dido gelir aklıma,
Onca acısına, yaşadıklarına rağmen inatla yaşayacağım diye bağırdığı anlar gelir aklım
UTANIRIM !

Umutla tutunuşu, ağlarken gülüp, hayata tutunuşu gelir
UTANIRIM !

Didom, bu mübarek günlerde, babacığın sevgili amcamın ölüm yıldönümüne sayılı gün kalmışken bir türkü ile çaldın yine usumu..

Allahtan gani gani rahmet diliyorum sana meleğim.
Güzel uyu babanla ebedi istirahatinde..

Seni seven ablan.

1 yorum:

SeViL ( sevdalitatlar ) dedi ki...

Ağladım !
Yazı da sıralana her kelime de akdı göz yaşım yavaş ..yavaş...hiç ses etmeden usulca !

Küfürler sıraladım kabaca !
Doktor diye kendini tanıtan TÜCCAR lara..
Aieyi , kişiyi hiç sayan beyinlere..

Yaşam işde !
Neler neler var içinde..
Varda olacak..

Rahmetli Didem in cekdiklerini gözümün önüne getirdim ..
Yüreğim yerinden fırlayacak gibi oldu.
Kolay değildi çekilenler hem de hiç.
Cesur luğun göztergesi..
Nur içinde dinlen DİDEM ..
Kimbilir belki hasta halinde dilinden dökülen hayallerini gerçekleştirmişsindir Yaradanımının Cennet bahçesin de !

RABBİM den RAHMET DİLİYORUM ..
Sana ..ve senin gibi TÜCCAR ların eline düşüp de bu karmaşık yaşamdan gidenlere...

16 Ağustos 2010 00:30